Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDUKK) toplantısında yaptığı konuşmada, iklim krizinin Türkiye için artık uzak bir tehdit olmadığını, yakın ve somut bir gerçek olduğunu vurguladı. Son yıllarda yaşanan seller, orman yangınları ve kuraklıkların ülkeyi ağır sonuçlarla yüzleştirdiğini belirterek, iklim değişikliği ile mücadeledeki kararlılıklarını dile getirdi. Kurum, 2023 yazında yaşanan orman yangınlarının yıkıcı etkilerine değinerek, hızlı bir şekilde hasar tespitleri yapıldığını ve yeni konutların inşa edildiğini duyurdu. Deprem bölgesinde inşa edilen 300 bin konutun iklim dirençli, sıfır atık uyumlu ve çevre dostu olduğunu vurgulayan Bakan, ülkenin iklim değişikliği ile mücadelesinde yeni bir sayfa açan İklim Kanunu'nun önemine dikkat çekti. Bu kanunla yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlanacağını ve sanayinin rekabet gücünün artacağını belirtti.

İklim Krizi: Küresel Bir Tehdit, Yerel Sonuçlar

Dünya genelinde iklim krizinin etkileri hızla artıyor. Son 50 yılda yaban hayatı popülasyonunun %73 azaldığını, yaklaşık 1 milyon türün yok olma tehdidi altında olduğunu belirten Bakan Kurum, tatlı su kaynaklarının azalması ve milyonlarca insanın susuzlukla mücadele ettiğini hatırlattı. İnsanlığın her 10 dakikada 5 bin 900 ton plastik atık ürettiğini ve her gün yaklaşık 1 milyar öğünün çöpe atıldığını da sözlerine ekledi. Bu veriler, iklim krizinin sadece çevresel değil, sosyal ve ekonomik bir kriz olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin de bu küresel krizden etkilenmemesi mümkün değil. Aşırı hava olayları sonucu her yıl yaklaşık 1500 sel yaşanıyor ve Şırnak Silopi'de 50,5 derecelik rekor sıcaklık ölçüldü. Bu gerçekler, iklim krizinin ülkemiz için somut bir tehdit olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Türkiye'nin İklim Değişikliğiyle Mücadelesi

Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için önemli adımlar atıyor. 2021 yılında Paris İklim Anlaşması'nı onaylayan ülke, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefini açıkladı. Enerjiden sanayiye, ulaştırmadan atık yönetimine kadar birçok alanda dönüşüm süreci başlatıldı. Birinci Ulusal Katkı Beyanı güncellendi ve 2030 yılına yönelik emisyon azaltım hedefi %21'den %41'e çıkarıldı. İki Yıllık Şeffaflık Raporu yayınlanarak atılan adımların şeffaflığı sağlandı. Yeşil Bina Sertifikası sistemi oluşturuldu ve Yeşil OSB ve Yeşil Sanayi Belgesi gibi mekanizmalar hayata geçirildi. İklim değişikliği, sadece afetlerle sınırlı değil, ekonomi, ticaret ve sosyal düzen gibi birçok alanı etkiliyor. Bu nedenle Türkiye, Akdeniz Havzası'ndaki konumu nedeniyle, alacağı her önlemin stratejik önemini kavramıştır.

İkinci Ulusal Katkı Beyanı ve Geleceğe Yönelik Planlar

Bakan Kurum, İDUKK toplantısında İkinci Ulusal Katkı Beyanı'nın detaylarının COP 30'da dünyayla paylaşılacağını duyurdu. Bu belge, Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadeledeki taahhüdünü ve stratejilerini ortaya koyuyor. İklim değişikliği ile ilgili belirsizliği azaltmak için 2100 yılına kadar iklim projeksiyonları oluşturuluyor. Bu sayede gelecekte yaşanabilecek hava olaylarına dair öngörülerde bulunulacak ve sektörel riskler azaltılacak. Türkiye, iklim değişikliği kaynaklı risklere karşı direncini artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Yeni teknolojiler, yenilenebilir enerji kaynakları ve sürdürülebilir uygulamaların kullanımı teşvik ediliyor. Su kaynakları yönetimi, orman koruma çalışmaları ve afet yönetimi sistemlerinin geliştirilmesi öncelikli konular arasında yer alıyor.